29 Nisan 2013

EVDEKİ STOKLARI ERİTME, HERŞEYİ KAPLAMA!!!

Söylemeye gerek yok efenim....

Ben hala İstanbul'dayım :)

Çarşamba'ya kadar böyle...

Ameliyat sonrası dinlendiğim günlerde pek hareket etmemeye çalışsam da yine de birşeyler yapmıştım. Bunlardan biri de deli gibi şişe/kavanoz/teneke kaplamak oldu.

Artık konuyla ilgili herhangi bir detay ya da yapılış şekli vermiyorum çünkü hepiniz yeterince aşinasınızdır.

Sadece booooool bol resim ekliyorum.

Kapladıklarım genel olarak şunlardan oluşuyor; doğranmış domates konserve kutusu, pringles patates cipsi kutusu, şarap şişesi, su şişesi, bardak, bebe maması kavanozu, plastik tuz kutusu, tchibo cam kahve kavanozu, teneke peynir kutusu...

Bu arada belirteyim, bunların hepsi başka başka insanlara 3'erli 4'erli gruplar halinde hediye edildi, yerlerini buldu :)

İyi seyirler :)






















Renkli olanların tümünü kaplamak için sadece bir yumak yeterli oldu.

Ancaaaaaaak tüm bunları kaplamaya giden yapıştırıcı tahminimden fazla oldu, bunu belirtmeliyim :))))

Neyse...

Benden böyle...

Dönüşüm inşallah 1 Mayıs'ta olacak İstanbul'dan...

Artık tahmin edeceğiniz üZRe anlata anlata bitiremem yine :)))

Sevgiler herkeŞe, güzel günler...



27 Nisan 2013

ŞUURSUZLUK YAZIMA DEVAM :)

Efeniiiiiiiiiiim.....

Siz bu satırları okurkenkeneeeee ben İstanbul'da harika bir havada Bağdat Caddesine doğru yol alıyor olacağım....

Üzgünüm! Bu itirafı yapmak zorundaydım. Kıskanın beni istedim yine.... Annemin hastalığı ve sonra benim bel durumlarımdan dolayı defalarca ertelemek zorunda kaldığım İstanbul gezimi kısa da olsa gerçekleştirebildiğim için benim için hem sevinin hem de kıskanın, naaaapiiiiim!

Ben şu an kızgın kumlardan serin sulara atlamatadında yol alırken siz de geçen bir haftalık sürede neler aldığıma/ yaptığıma "bi göz gezdiriyo" oluverin :)

Geçtiğimiz Pazartesi günü süresi Mayıs ayı başında dolacak olan bir check-up programım vardı, onu yaptırdım... Çok kapsamlı değildi. Şeker, kolestrol, idrar tahlili, kalp ekg'si, akciğer filmi ve doktor muayenesi. Çok şükür hiçbirinde sorun olmadı. Tatlıya çok düşkün biri olarak şeker kontrolünde acaba????? desem de o da gaaaağyet iyi çıktı.

Check-up'ı TOBB-Etu Hastanesinde yaptırdım. Ankaralılar bilir ki hastanenin tam karşısında Armada AVM var. Madem iyiyim o halde "normal hayat"ımın ilk avm gezisini de gerçekleştireyim dedim!

Tabiiiy ki tamamını gezebilmem mümkün olmadı ama Office-1 Store beni ziyadesiyle memnun etti, hele bir de giriş kattaki Malatya Pazarı'ndaki kuru meyveler beni benden aldı...

Başlamadan önce küçük bir de bir proCem var. Oldukça basit ve internette de onlarcası dolanan. Bir de benden bakın görün ki!  :)

Resimleri takip efenim...








Neyse....

Devam ediyorum kaldığım yerden...

Office-1 çok tenhaydı. Uzuuuuun uzun, rahaaaaaat rahat gezdim dolandım. Aldıklarımın bir kısmını burada paylaşmak istedim...

Laminasyon makinem var bildiğiniz üzere... Hani şu kimlikleri falan kaplayan naylonları (laylon!!!) presleyen makine. İşte onun filmlerinden/naylonlarından elimde çok az kalmıştı. Tesadüfen görünce hemen atladım! İki boy aldım. Biri oldukça küçük, yaklaşık ehliyet boyutunda, iğeri de A5 boyutunda yani ikiye katlanmış dosya kağıdı. 
Fiyatları benim tahmin ettiğimden biraz daha makul çıktı, sevindim :) A5 boyutundaki 100'lü paket yaklaşık 14 TL. Küçük boy olanı da yine 100'lü pakette ve fiyatı yaklaşık 4,5 TL civarında. Artık elime geçeni kaplar kaplar dururum!!!

Rengarenk şeffaf laylon (!) poşetler vardı. 40 Krş. 60 Krş. 1 TL. Büyüklüğüne göre fiyatı da değişiyor. En büyüğü A4 boyunda (dosya kağıdı büyüklüğü). Çıtçıtlı. Tam benlikler! Bir dünya dolusu da bunlardan aldım. Çoktaaaaaan içleri doldu, raflarda yerini aldı bile :)
Uzun bir süreden sonra yeniden böyle "özgürce" dolanabilmek o kadar güzel geldi ki bana.... Eskiden dışarı çıkmaya pek can atmayan ben, şimdilerde içeri girmek istemiyor!!!

Tabi bunda havaların füzel olmasının da elbette katkısı büyük ama... yine de öyle işte....

Neyse

Devam ediyorum kaldığım yerden.

Mor renkli mürekkep buldum!

Çok da sevindim.

Soranlarınız olabilir mor renkli mürekkep de ne işe yarar diye, işte bu açıklamayı bu sebeple yapıyorum... 

Bildiğiniz üzere şekilli damgalara bayılıyorum. Kendi yaptığım, satın aldığım, abimin getirdiği... büyüüüüük bir oleksiyornum var. Piyasadaki mürekkepler malum siyah, kırmızı ve mavi. Yeşil rengi bile çok ender bulabiliyorum. Eeeeeeeeeee? Moru bulunca atladım elbet! Boş bir stampa (veya ıstampa???) vardı mevcut ama şimdi mor mürekkepli bir stampa oldu :))) Fiyaaaaatı mı? 5.10 TL.

Bir sürü renkli-renksiz, küçük-büyük ataş aldım. Kullanacağım bir yer aklımda mevcut değil ama hem renkleri güzel geldi, hem de.... hem de ... ne biliiiiiim canım! Aldım işte :)


Minik Türk bayraklarından vardı. Hani şu iplerle birbirine bağlı, ilkokullarda boydan boya duvara asılanlardan. Ben de aldım, pencereme değil ama arabamın iki yanına arka camlara yapıştırdım 23 Nisan için. Baktım çok güzel durdular, hala da çıkartmadım. Gider bir süre daha böyle... :)

Beyaz etiket aldım, renkli kağıt aldım, yeşil renkte karton aldım falan falan falan...

Torbamı doldurdum, mutlu oldum anlayacağınız...

Bu arada geçen gün bir arkadaşımla beraberken yolun kenarında bir kuş gördük. Hani şu her yerde olan güvercin mi kumru mu ne olduğunu hiç bilemediğim kuşlardan. Aslında öyle pek "kuş"çu değilimdir. Kanatlı her türlü hayvan, büyük-küçük beni ürkütür ama bu defa öyle olmadı. Ayakları kötüydü, uçamıyordu, şaşkın bir hali vardı. Kıyamadık. Arabamın arkasında boş bir kutu vardı, aldık veterinere götürdük. Hem enfeksiyon kapmış, hem de kedi gibi kendinden büyük bir hayvan tarafından hırpalanmış. 

Veteriner aldı evirdi çevirdi, ayaklarına krem sürdü, antibiyotik ve vitamin iğnesi yaptı, tekrar bize verdi ki alın 3 gün boyunca bakın diye...

Haydaaaaaaaaaaaaaaaaa.....!

Nassı yani????

Ben kuşa elimi süremem, arkadaşımın ise hem evinde çocuk var, hem de eşi hayatta almazmış. Veterine dedi ki madem öyle bari çatı gibi yüksek bir yere koyun kedi saldırmasın, kapmasın, yanına yemini suyunu da ekleyin, bir umut düzelebilir diye...

Nereye koysak diye ciddi bir şekilde kara kara düşünürken çın çınnnnnnnnnnnnnnn! Aklıma annemlerim balkonu aklıma geldi!!! Aldık kutuyu geldik annemlere. Önce bir anneanneye ve dedeye (!) torunlarını tanıttık ve balkona yerleştirdik kutuyu. Annemin harika ev yapımı peynirli poğaçalarından birini kırıp ufaladık ve bir de su ekledik. Epey aç olduğunu söyleyebilirim kuşun. O kuş haliyle resmen yarım poğaçayı beş dakikada mideye indirdi.

Akşam eve gitmeden tekrar kontrol ettim gayet iyi görünüyordu. Gece babam ekmek kırıntırsu hazırlamış çıkmış balkona ki, tataaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaam!!! Kuş gitmiş! Uçmuş gitmiş! Amanıııııın! Bir sevindik ki sormayın... Keşke bir fotoğrafını çekseydim...

Bu arada anlamış oldum ki ben hayvan falan besleyemem, birşey olsa, kaybolsa, ölse falan, çok üzülürüm. Şimdi uçan yürüyen tüm kuşlara bakıyorum ki acaba tanıyabilir miyim, acaba o beni tanıyabilir mi diye!!!!

Biliyorum! Delice!!!

Kutu hala balkonda duruyor, belki geri gelir de poğaçanın geri kalanını da yer diye! :))

Veterinere gittik, iğne yapılıyor kuşa. İçeride de bir köper var, muhtemelen biri kontrol için getirmiş. Ama bu kadar mı tatlı olur bir köpek??? Ba-yıl-dım resmen!!!

Ayaküstü 10 dakika falan epey muhabbet ettik. Bir köpek ancak bu kadar kendini sevdirmek isteyebilir ve bu kadar sevilebilir...

Dedim ya; BAYILDIM köpeğe...







Bu arada biiiiir sürü yün aldım Bodrum'a hazırlık mahiyetinde...

Kırlentleri falan hep bu alizelerle yapıyorum. Örme güllerimin de çoğunluğu da yine bu iplerden. Tek renk, ebruli... bayılıyorum hepsine... Fiyatları düz:3.5 TL. ebruli 3.75 TL.





Aşağıdakiler ise yeni çıkmış. Ben sadece renklerine tav olup aldım. Bunların dışında daha bir sürü rengi var. Tane fiyatı 5 TL.



Bunlar ise elde kaldığı için 2,5 TL'ye inmiş olan ipler. Aldığım bayanın dediğine göre asıl satış fiyatı 7,5 TL'ymiş. Aldım, dursun bir kenarda, zamanı gelir elbet!


Bunlarında renkleri çok hoşuma gitti belki şişe falan kaplarım diye aldım :)

Dantel aldım, lastik aldım...

Hani bir önceki yazımda "şuursuz muyum neyim?" dediymiştimdi ya, işte bunlar sadece bir kısmı.... Daha devamı var! Kentpark AVM'yi anlatmaya başlamadım bile daha!!!

Neyse arkideşler...

Birkez daha hatırlatmakta fayda görüyorum ki siz bu satırları okurken ben İstanbul'da olacağım!!! 


Muhtemelen Bi'buçuk'ta veya Günaydın'da ya da Num Num'da hepinizin yerine yemek yiyor olacağım... 

Hani merak edersiniz diye söylüyorum... :)

HERKEŞE HARİKA, ÇOK GÜZEL, EN AZ BENİM İSTANBUL'DA GEÇİRECEĞİM KADAR GÜZEL BİR HAFTASONU DİLİYORUM.

Kalın sağlıcak ilen...

Öptüm herkeŞi :)

(normal sıkıcıdır)