27 Ağustos 2013

AH BELİM..! VAH BELİM...!

Arkideşler!

Merhaba!

Baktım da 3 hafta olmuş birşeyler yazmayalı...

Ama ne 3 hafta!

Benim için çok sıkıntılı bir üç hafta...

Tahmin edeceğiniz gibi yine belim. Daha daha doğrusu belimden kaynaklanan sağ alt bacak ağrım, ağrım, ağrım ve uyuşma, uyuşma ve uyuşma ve yürüyememe, yürüyememe...

Kabus bir bayram geçirdim diyebilirim...

Belimden yapılan iğnenin (steroid) etkisi ne yazık ki sadece birkaç gün sürdü, sonrası öncekinden de beter. Ne ağrı kesiciler işe yaradı, ne de diğer ilaçlar :( Önce sevinip sonra üzülme de cabası...

Bende ki olay şu;

Gayet başarılı geçen bir ameliyat ama ameliyat sonrası oluşan ödem ve ameliyat yerimde oluşan yara dokusu (scar tissue) dedikleri şey! Bir doktorun dediğine göre tamamen benim "kadersiz"liğimmiş bu durum. Çünkü yara dokusu bazı insanlarda hiç olmaz, bazılarında olur ama vücut tarafından yok edilir, bazılarında ise çok büyük olurmuş ki benim durumum sonuncusundan!

Bu arada "bir doktorun dediğine göre" diye bir ibare kullandım çünkü bu süreçte kendi doktorum da dahil olmak üZre tam beş ayrı doktora gittim! 

Evet! Evet!

Tam beş doktor!

Diyeceksiniz ki yetmedi mi iki tane, üç tane diye...??? Ki sizin yerinizde olsam ben de öyle düşünürdüm ama gelin görün ki durum çok farklı gelişti.

Gittiğim bu beş özel hastane/devlet hastanesi (Amerikan, Başkent, Atatürk Eğ.ve Araşt, Hacettepe, TSK Rehabilitasyon) doktorlarının hiçbirinin dediği diğerini tutmadı! 

Şaka gibi!

Ortada bir tane MR var, hepsi aynı MR'a bakarak konuşuyor ama gördükleri/söyledikleri şey farklı farklı. Yani 2 tanesi aynı şeyi söylese tamam deyip o yola gireceğim ama yok!


Söylenenleri kısaca özetliyorum:

Ameliyatlık bir durumum yok.
Acilen hemen ameliyat olmalısın.
Orada ödem var.
Ödem falan yok.
Yara dokusu oluşmuş.
Acil platin takılmalı.
Sabit platin takılmalı.
Dinamik platin takılmalı.
Dinamik platin zaten bir süre sonra statik hale geliyor.
İkinci ameliyatı zaten olacaksın ama şimdi değil.
Seni ameliyat eden seni değil, MR sonuçlarını ameliyat etmiş olur.
Platin çivi taktırma, yaşın çok genç.
Biz 18 yaşındaki hastalara bile takıyoruz, platin çividen çekinmene gerek yok.
Egzersize başla.
Sakın şimdi egzersiz yapma.
Yüz.
Şimdi yüzme sonra yüz.
..............
.................
............
Falan falan falan...

Anladınız mı şimdi neden bu kadar çok doktora gittiğime...

Ama ortak sonuçlar da çıkmadı değil :)

Nisan ayında olduğum ameliyatla ilgili bir sıkıntı yok, sorun cerrah hatasından kaynaklanmıyor. Hatta doktorlardan bir tanesi ameliyatımın çok "zarif" yapıldığını bile söyledi.
Yüzme, özellikle de sırtüstü, belime çok iyi gelecek.
Ömür boyu egzersiz. 
Saglıklı bir belim yok, beyin cerrahlarıyla iyi geçin :)
Dediler ki bir de "istersen" fizik tedaviyi dene. Ama iyi bir yerden.

İyi bir yer nere ki????

Dediğim noktada sağolsun bir arkadaşım vasıtasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi'ne ulaştım. Eskiden sadece asker ve gazilere bakan yer şimdilerde sınırlı da olsa sivil hastalara bakıyormuş.

Pazartesi günü başladım. Tüm kalbimle faydalı olmasını diliyorum. Çünkü neredeyse aylardır ağrı çekmekten, yürüyememekten, binbir çaba gittiğim yerlerden apar topar geri dönmekten, avuç avuç ilaç almaktan, ilaçlar nedeniyle leyla gibi gezmekten, eve kapanmaktan, markete bile gidememekten.... bana FE-NA-LIK GEL-Dİİİİİİİİİİİİİİİ....

Bu ruh halindeyken buraya yazı yazmak aklıma bile gelmemiş, siz anlayın!

Tabi bu süreçte bir iki güzel şey de olmadı değil, Mesela bol bol kitap akudum. Epeydir boşlamıştım okumayı. Kitapçıya gidince bir gaz, alıyorum üç beş kitap her seferinde. Eve geliyorum tıssssssssssss.... Epey bir temizledim yarım kalan kitapları.

Sonraaaaa.... Sonra markete gidip abur cubur alamadığım için kilo vermesem bile en azından almadım da! Bu da bir başarı. Sıfır hareket ama sıkıntıdan deli gibi yeme isteğiyle dolu bir ruh hali...

Bir de ağrımın azca olduğu günlerden birinde, bu "az"lık hissinin verdiği cesaretle bir tane daha dövme yaptırdım! Daha doğrusu mevct dövmeme ekleme yaptırdım. Tam istediğim gibi oldu, çok beğendim :)

Peki bu zaman içerisinde hiç birşeyler yaptım mı sizinle paylaşacak?

Maalesef pek sayılmaz....

Genelde yatay pozisyonda rahat ettiğimden mütevellit :) pek birşey yapmak da mümkün olmadı.

Amma velakin fizik tedaviye başlamanın geleceğe dair verdiği umutla şu andan itibaren "Ey Demet! Titre ve kendine gel!" diyorum ve başlıyorum :)

Bunun dışında yaramaz birşey yok. Aaaanemgiller iyi, bana bol bol dua ediyorlar, olabildiği kadar tatil yapar gibi yapıyorlar...

HerkeŞ iyidir umarım...

Neyse....

Ben buradayım demek istediydimmişti :)

Kalın sağlıcak ilen ki!

Öptüm!



7 Ağustos 2013

"VINTAGE TÜRÜ BİŞEY" SON!

Arkideşler!

Vintage panolarımın son halleri bunlardır.

Bodrum'da bahçe duvarlarına veya perguleye asılmak üZRe sıralarını beklemeye koyuldular.

Size fotoğraflarını gösteriyorum yaklaşık 3.853 tane kadar :)

Birinden biri hoşunuza gider mi ki? :)





Kağıt topları çok severek kullandım burada. Büyüklü küçüklü bir sürü yaptım.

Kullandığım kağıtları/kartonları konsepte (!) uysun diye vintage tarzında seçtim yine, notalı, güllü, eskitilmiş desenli...

Desenlerin bir kısmını internetten çıktı aldım, bir kısmı ise dergilerden, elimdeki kartonlardandı.

Bazılarını simli ojeyle kapladım, parıl parıl oldu :)

Bu kağıt topların nasıl yapıldığını görmek isterseniz eğer, buraya lütfen...





 Plastik halkanın üzerini tığla örerek yapmıştım bunu. Epey oluyor, birkaç tane öyle kenarda duruyordu. Renk olarak sadece bu uyduğu için bunu kullandım.

Bunun da yapılışından bahsetmiştim, hatırlamak isterseniz eğer buraya lütfen...

İp olarak kendir ipi kullandım. Çalışması çok kolay. Kolay da yapışıyor.. Çok sevdim!





Kalbim nasıl da parlıyor değil mi?!?!?!?! Simli şeffaf oje sayesinde :)

Kalpler için de şekilli delgeçlerimi kullandım elbette!






Bu arada "vintage türü bişey"lerin yapılışına bakmak isterseniz eğer buraya ve buraya bakabilirsiniz efenim....



Neyse.....

İşte bu kadar!

Kalın sağlıcak ilen...

Sevgiler :)

demet



5 Ağustos 2013

ÇERÇEVELERDEN İLKİ TAMAM. KALDI GERİYE İKİ!

Arkideşler günaydın herkeŞe...

Havalar da çaktırmadan epey bir ısındı mı ne?????

Şimdi ne güzel tatil yapılır mı ki?????

Ay böyle havalarda çalışılır mı, tüh!!!!

........

Şeklinde bir sürü girişle yazıma başlıyorum. Dilerim yeterince sinir olmuşsunuzdur!!! :)))) Ben olsam yerinizde şahsen çok sinir olurdum kendime...!

Geçen yazımda bahsettiğim, çerçeveden bozup yaptığım, üç tane çerçevem vardı ya, işte onlardan bir tanesini tamamladım. Hangisi derseniz eğer içlerinden en sevdiğimi, yani kotlu olanı.

Ama genel eğilim deniz kabuklu-taşlı olan nedense! :)

Neyse...

Bu tür işleri çok seviyorum, yani elinize ne gelirse, ilgili ilgisiz, kullanabileceğiniz ama sonuçta ortaya güzel birşey çıkan işleri...Ben bunlara "ben yaptım, oldu!" proCeleri diyorum. Yani kuralı kaidesi, yolu olmayan işler... İtirazı olan biri mi var? Bu böyle olmaz ki yav diyen biri? İşin adı üstünde zaten; ben yaptım, oldu!

Bu çerçeve de işte bu ben yaptım, oldu bağlamında. Yine her zamanki gibi fazla açıklamaya gerek yok, çünkü çok kolay, resimleri takip lütfen...


 İki fotoğraf kullandım. Sarah-ben ve abim-ben.

Gerisi heeeeeeeeep süsleme!

Yakından bakmayı istersiniz belki süslere diye kısım kısım da fotoğrafladım.

Yapıştırma işlemlerinde hem pritt, hem 404, hem de sıcak slikon kullandım.

En çok da resimlerin olduğu tabakayı çerçeveye yapıştırırken zorlandım çünkü çerçeve biraz büyük olduğu için daha bir kenara slikon sürerken baş tarafı kurumaya başlıyordu. Anladım ki iki kişi aynı anda yapıyor olsa daha kolay olurdu.

Resmen iki proCelik slikon çubuğu kullandım sırf arkası için!
Galata Kulesi, caaaaaaanım Galata Kulem... Kendisi kolye ucuydu ama kısmet burayaymış.

Yeşil lale buzdolabı süsü. Buzdolabının üzerinden çekip aldığım gibi buraya yapıştırdım, mıknatısını çıkarmadım bile!
Sol alttaki bir adet kinder sürpriz yumurta oyuncağı. Bir ara da bunlara takmıştım, Kars'ta olduğum dönemde. 2004-2005 arasıydı, yüzlerce toplamıştım. Hepsi bir kutuda öylece duruyordu, bir kısmı kırıldı, bir kısmı da parçalarından ayrıldı.

İşte bu sevimli şaşı salyangoz da kırılmayıp bozulmayıp sağ kalan parçalardan biri!

Üstteki metal kalp de kolye uçları dahilinde olup İstanbul'dan aldıklarımdandır.
Efeniiiiiiiiiiim....

CD'yi hatırladınız mı?

Cevabınız hayırsa hemen buraya lütfen!

Dantel parçası, kumaş fiyonk, lego parçası, ayakları sallanan başka bir buzdolabı süsü daha, metal "love" yazan kolye ucu... :)


Veeeeee işte sonuç!

Tam bir "ben yaptım, oldu!"


Çerçevenin yeri henüz belli değil ama muhtemelen Bodrum-evde annemin yatağının civarları olur gibi...

Kızçesi ve çok sevdiği uzak diyarlardaki oğlu hep gözünün önünde olur böylece...

İşte böyle arkideşleeeer....

Eğer başta ki sizi "gıcık etme" girişimime rağmen hala yazımı okuyup bu satırlara kadar geldiyseniz eğer çok teşekkür ederim :)))

Benden bugünlük de bu kadar efenim..

Haftanın ilk günü, herkeŞe kolay gelsin...

Kalın sağlıcak ilen...