19 Eylül 2014

BİR ÖNCEKİ PRO"C"ENİN TAMAMLANMIŞI

Arkideşler! Merhaba! Ve sana da merhaba şu anda organik karadut içen şahıs!!!

Duyduğuma göre her yerde yağmur varmış... 

Bodrum hala yaz mevsiminde ama eski hali yok elbette. Geceler artık serinlemeye başladı. Gündüz yine çok sıcak ama sabah ve akşam vakti çok farklı. 

Evde bir Nani'miz var biliyorsunuz. Değişik biri :) Fazla üşüyen ama aynı zamanda fazla da sıcaklayan biri! Havalar böyle olunca pek bir zorlanıyor. Gün içinde yaklaşık dört kere kıyafet değiştiriyor. Pantolon + uzun kol, kapri + yarım kol, kapri + askılı, pantolon + yarım kol, çorap+hırka... gibi çeşitli kombinasyonlar uyguluyor. Evde ne zaman görsem farklı bir kıyafetle günün sıcaklık ve önemine ayak uydurmaya çalışıyor! E benden de nasibini alıyor elbet :)))

Neyse... Gelelim konumuza...

Hani ben geçen gün metal kola kapaklardan birşey yapmıştıydım ya, hani resimler çok diye bir kısmını da sonraya bırakmıştım.

Hah! İşte!

O sonraya bıraktığım resimler bu aşağıdakiler oluyor :) 

Bakalım nasıl birşeye benzemiş bu rüzgar çanı derseniz eğer biyrun efenim...
















Havaların oldukça rüzgarlı geçtiği şu son birkaç gün için yapılabilecek sanırım en uygun şey bu oldu! Hafif rüzgarda bir numarası yok da kuzeydoğu yönünden esen saatte 3-5 deniz mili şiddetindeki rüzgarlarda epey çınlıyor!!! :)

Eğer siz hafif bir esintide de ses çıkarmasını istiyorsanız eğer bunun için yapmanız gereken kapak sıralarını birbirlerine daha yakın olarak yerleştirmeniz. Veya benim yapacağım şey birkaç sıra daha kapak dizisi hazırlayıp eklemek olacak kiiiiiiii... hiç işim olmaz valla, yeni yapacağımı daha uygun bir şekilde yaparım olur biter!!! :)

Bu da bana kazandırdığı tecrübe ile yarı süs, yarı fırtınalı havaların aranılan rüzgar çanı olarak ebedi istirahatgahında asılıııııır durur!!!

Benim diyeceklerim bu kadar arkideşler...

Yarın haftasonu. HerkeŞe gönlünce geçireceği bir Cumartesi ve Pazar diliyorum. Sağlık ve huzurla... Geriye kalan zaten ne ki?

Not: Şahıs? Çok olmadı mı ama o kadar karadut???


18 Eylül 2014

KOLA KAPAAANDAN RÜZGAR ÇANI :) BEN YAPTIM OLDU!!!

Arkideşler Merhaba!

Yine ben :) Pek beklemediğinizi biliyorum ama şu son birkaç gündür evden pek çıkmayınca bir gaz, bir heves bende ki, sormayın gitsin!!!

Aslında havalar falan hala çok güzel, insanlar şapada şupada denizde. Ama ben kıyısından bir bahane buldum mu anında yön değiştirebiliyorum işte! Hergün denize inerken pat! Üç gün ara!

Neyse...

Hani bahsettiymiştimdi ya geçen yazımda yapacağım metal kapaklardan birşey diye, işte onu yaptım ben!!! Yapmakla da kalmadım, fotoğrafladım bir de size göstereyim diye :)

Malzemeler öyle aman aman şeyler değil göreceğiniz üZRe; kapak, tel, halka ve isteğe bağlı diğer zımbırtılar. Ki bundan kastım anahtar. Ama minik çan olsaydı bence daha güzel olurdu...

Elimde en çok kola kapağı vardı. Önce karışık kapaklardan yapacaktım ama sonra dedim ki bir olsun. Bir sonraki planım aynısının bira kapaklısını yapmak! Şu an hala toplama aşamasındayım.

İşlem gayet basit aslında. Kapaklara delik aç, halka yardımıyla kapakları uçuca ekle ve yuvarlak çemberimsi birşeyden sallandır! Hepsi bu...

Lakin bir noktada takılıyorum ki o da kapakları nasıl delebileceğiniz. Ben teeeeee yıllar önce abim(gil)in yanına gittiğimde ebay'den aldığım metal kapak delmeye yarayan "şey"i kullandım burada (punch for metal caps). Çok da pratik oldu. 

Ama bizde böyle birşey var mı bilemedim? Benim hiçbir yerde gözüme çarpmadı ne yazık ki... Delme konusunda çivi-çekiç yöntemi kullanılabilir ama o da epey vakit alır gibi geldi :(

Bakayım dedim biraz internete belki birşey çıkar diye ama Türkçe sitelerde hiçbir şey bulamadım. Yabancı sitelerin çoğunda hep benim kullandığım şey kullanılmış Sadece iki yerde farklı olabilecek fikir gördüm, ki biri az önce bahsettiğim çekiç-çivi yöntemine çok yakın birşey. Diğeri ise matkap yardımıyla delme. İkisine de bakabilirsiniz efenim... Hangisi gözünüze daha kolay görünürse...

Benim elimdeki pense benzeri şeyle delme aşaması çok kolay oldu elbet. Kapağın kenarlarından karşılıklı olacak şekilde iki delik açtım. Parçaları minik minik döküldü.


Delme kısmından sonra kapakları halkalarla birleştirmeye sıra geldi ki bana göre en gıcık kısım buydu.

Birincisi elimdeki halkalar çok ince ve yumuşak olduğu için hemen eğriliyorlardı. Sinir oldum!

İkincisi halkalar biraz küçüktü, dört kapağı bir halkaya takıp kapatmak zor oluyordu. Yine sinir oldum!

Ama yine de yaptım!

Başlangıçta planım kapakları tek tek dizmekti. Ama elimde çok kapak olması ve daha dolgun dursun falan gibi garip bir istekle iki kapağı içleri birbirine bakacak şekilde birleştirerek yapmaya karar verdim.

Resimleri takip lütfen :)

(Dip not: Bu arada tüm bu yapım işlemleri odamda gerçekleşti. Odamda yatağımın üstünde. O yüzden fotoğraflarda arka fon kısmı biraz buruşuk görünecek size, doğaldır, çünkü o benim çarşafım!!!)






Ben sekiz sıra yaptım. Bunların kaçarlı olacağı, uzunlukları, çifter kapaklı mı yoksa tek mi olacağı gibi konular tamamen size kalmış. İsterseniz hepsini aynı uzunlukta da yapabilirsiniz ama benim aklımdaki buydu, bu şekilde devam ettim...

Bu arada resimde böyle sıralı  durduklarına bakmayın epey uğraştırdılar beni. Doğru halkayla çok daha kolay, çabuk ve sağlam olurlardı. Ama eldeki neyse onu kullandım. Biralı olanı muhtemelen Ankara'da yapacağım...

Şimdi sıra bunları nereye asıp sallandıracağıma geldi ki ona da kısa sürede çözdüm :)

Tekrar resimleri takip lütfen :)






Yuvarlağın büyüklüğü tamamen size kalmış. Ben konserve kutusunun çapı ne dediyse onu yaptım. Yuvarlağın telleri daha kalındı. Onu sarıp sarmaladığım tel ise daha ince. Aksi halde teli kıvırmak, dolamak pek kolay değil hani!

Bu arada ince teli kalın telin etrafına dolarken ve orta kısmı yaparken farkettim ki (ama bitmeye yakın farkettim) telin boşta olan ucu, ben dolandırırken aslında bütün kolumu çizip durmuş! Kanadıklarında anladım!!!

Tam bu sırada babam geldi odama. Size bu izah etmeye çalıştıklarım kadar da babama anlattım olayı. İyice pekişti yani olay bende :)

Kan dedim de.... Çok kısa bir ara verip alakasız birşey diyeceğim. Dün konuştuğum bir arkadaşım dedi ki (ben ona kısaca "şahıs" diyorum!), bir süre önce arabasının dikiz aynasına süs olarak tüpün içinde kendi kanını doldurtturup takmış!

Evet! Evet! Vallahi öyle yapmış!!!!

Tee Allam yaaaa, insanlar da türlü türlü yaaaaa! :))))

O tüp dikiz aynasında öyle sallanıp durmuş. Sonra sıkılınca çıkarmış. Yerine başka birşey takmış ama ne olduğundan burada bahsedebileceğimi pek sanmıyorum!!!

Neyse... Devam efenim...

Ardından bir kat daha telle sardım yuvarlağı.

Ama bu defa sekiz yerinde halka yaptım kapakları asmak için. Bunu yaparken çok özenli davranmadım, halkaların büyüklüklerini falan eşit yapmadım.

İlkinde halka için parmağımı koyup teli ona doladım ama parmağım (gerçekten) çıkmayınca ve çok acıyınca ikinci halkada kalem kullandım. Bu noktada size tavsiyem şu olacaktır: Parmağınızı kullanmayın, acıyoo!

Sonra kapakları taktım. Uzundan kısaya doğru değil de karışık olarak takmayı tercih ettim. Ama sanırım sırasıyla taksaydım da ağırlık bir tarafta daha fazla olacağından dengede durmazdı gibi geldi...

Sonra uç kısımları biraz daha ağır olsun istedim. Bunun içinde yine basit bir çözüm buldum, anahtar kullandım :)

Gerçi "şahıs" anahtarları beğenmedi, antikamsımtırak olsa daha iyi dururmuş falan... Ooooofffff ne o öyle! Herşeye bir cevap, bir söz!!!!

:) :) :)  x  678.496.745.967.469.745





Geriye kalan tek şey bunu pergolaya takmak oldu. Bu arada belirteyim efenim; pergole ya da pergule değil, pergola'ymış doğrusu. Az önce TDK'dan kontrol ettim. Türkçesi gölgelik demekmiş...

Çok fotoğraf oldu, farkındayım. Bu sebeple geri kalan kısmı bir sonraki yazıma bırakıyorum arkideşler.

Yarın bir sürü yerde yağmur varmış. İstanbul'da Ankara'da trafiği düşünemiyorum bile. Allah yardımcınız olsun. Tamam ben tatilde olabilirim, biraz gıcık olabilirm ama bu kalbim taş demek de değil yani...

HerkeŞe iyi geceler diliyorum. Yazımı yarın okuyacak olan çoğunluğa ise günaydın!

Kalın sağlıcak ile...


13 Eylül 2014

Bİ "HEPİ BÖRTDAY" KARTI DAHA


HerkeŞe iyi akşamlaaaaar!

Havalar az biraz serinledi, okullar açılıyor, çoğunuzun tatili bitti, evlere dönüldü...

Ama...

Ama ben hala Bodrum'dayım!!!!

Heh heh he heeee....

Allahtan bir aksilik gelmezse Kasım'ı buluruz gibi :)

Niye söylüyorum ben bunu?
.......
.......

Evvet! Doğru bildiniz!

Kıskanın diye :) Hatta yukarıdaki resmi de, ki iki gün önce mi ne çekmiştim, tam da bu amaçla koydum buraya :) Alttakini de!

Kıskanın biraz hadi!


Neyse...

Konumuza dönelim. Aslında belli bir konu da yok ki! Şöyle ki; doğru dürüst birşey yaptığım yok! İplerim yünlerim var bir sürü, muhtemelen açılmadan Ankara'ya geri dönecek. Boyanacak şeyler vardı annem tamamlasın diye. Ama annem de hiç yerinden kalkmadan saatlerce onunla uğraşıyor, sonra hareketsizlikten her yanı şişiyor diye onu da yapmıyorum.

Bir planım var ki onu tatil bitmeden mutlaka yapmak istiyorum; o da metal gazoz, kola kapaklarından rüzgar çanı. Bütün malzemeler tamam, tek eksik motivasyon!!! Onu da hallettim mi tamamdır!

Gelelim bugüneeeee...

Bir kart yaptıymıştımdıydı ben...

Onu göstereyim de adım tam tembele çıkmasın!!! :) Dikkat edin "tam tembel" diyorum. Normal tembelliği kabul edeli çoooook oldu :)

Resimleri takip efenim...















İşte böyle.

Kolay değil mi? Zaten bütün iş kullandığım şekilgeçlerde, alet edevatta. Yoksa bende bi numara yok!

Dövmemi merak eden var mı? Daha doğrusu şöyle sorayım: Dövmemi merak etmeyen var mı??? :)

Aslında tam olarak yeni sayılmaz. Sadece ek yaptırdım, biraz da önceki yerlerinden geçti, ortaya bu çıktı.

Tam da benim istediğim gibi oldu. Annem yine biraz söylendi, zaten vardı da, niye büyüttün de, o neymiş öyle, her yanımı dolduracakmıymışım.... Klasik anne!!!!

Arkideşler!

Benden bu defalık da bu kadar.

HerkeŞe çok güzel bir Pazar günü diliyorum. Pazartesi siz işe gittiğinizde ben muhtemelen uyuyor ve sonrasında da denizde olacağım için muhtemelen fırsat bulamam, şimdiden iyi haftalarınız olsun...

Ve elbette herşey gönlünüzce!

Kalın sağlıcak ilen.

Buzlu badem isteyen?