6 Ekim 2012

YAAAAAAAAAAAAAAA... AMAAAAAAAAAAAAA.... ÖFFFFFFFFFFFFFFFFFF.... PÖFFFFFFFFFFFFFFF.... BEN HALA YİNE YENİDEN BODRUM'DAYIM!!!

Diyeceksiniz ki nedir bu sızlanma?

Ben de diyeceğim ki yine Borum'dayım.... Gene Bodrum'dayım! Yine "bir hafta kalırım taş çatlasa" dedim, yine çoktaaaaaan iki hafta olacak bile!

Tamam. Bodrum güzel. Bodrum sıcak. Bodrum hatta yaz sezonundan bile daha güzel. Ama Bodrum beni parmağında oynatıyor!

Bu yaz üçüncü gelişim ve her seferinde "tamamdır artık, bu son diyorum" sonra yine hiç yoktan sebepler ortaya çıkıyor ve yine geliyorum!!! Dedim ya, gelme kararını ben değil Bodrum veriyor :)

Hal böyle olunca da çok sık sayfama girip güncelleme yapamıyorum. Neyse ki bir arkadaşım imdadıma yetişerek "vınn"ını verdi de şimdi rahatladım :)

Aslında bilgisayarım da yoktu, getirmemiştim. 4 yıldır acı tatlı kahrımı çeken, tarafımdan türlü eziyetlere maruz bırakılan laptop (ya da Türkçesini kullanalım), dizüstü bilgisayarım artık son demlerinde. Fanından çıkan sesi duysanız siz bile üzülürsünüz. Döndüğümde yaptırsam mı, parça değiştirsem mi... diye düşünürken yarım saat içinde karar verdik, Bodrum Teknosa'ya gittik ve yeni bir Sony Vaio aldık. Önceki de aynı markaydı, bildiğim şey olsun istedim, aldık... Mutluyum!

Eeeeeeeee.... hem vınn'ım var, yeni bilgisayarım var, e bir de Bodrum'dayım, o zaman yapacağımı yapıp size birkaç gün öncesine ait Bodrum'dan birkaç kare göstereyim, kıskandırayım!!! İlki Bodrum Yat Limanından, diğeri de evimizin penceresinden..


Şu an kapının önünde işte tam da aşağıdaki resimdeki manzaraya bakarak yazıyorum size bunları (heh heeeeeeee)!


Hava çok güzel burada. Gerçi hafta başından itibaren serinleyecek diyorlar ama yine de buraya soğuğun pek uğrayacağını sanmıyorum...

Genelde vaktim evde geçiyor. Pek "denizci" değilimdir. Koca bir yaz denize girmesem aklım kalmaz. Sahilin benim için anlamı; "şezlonga uzan-uyu", "şezlonga uzan-kitap oku", "şezlonga uzan-arkadaşınla muhabbet et", "şezlonga uzan-kulaklıkla müzik dinle-soğuk/sıcak birşeyler iç", "şezlonga uzun-telefonla konuş" ya da sadece "şezlonga uzan" gibi şeylerden ibaret olduğu için denizin dalgası, durgunluğu, sıcaklığı, soğuklu da pek ilgilendirmiyor beni. Deniz benim için seyirlik, yüzmelik değil!

Hal böyle olunca evde vakit geçirmek için kendime uğraş çıkarmaya başladım. Evdeki sehpaları boyadım önce. Dışarıda duran büyük sehpayı yeni aldığımız masa takımına uysun diye beyaza boyadım. Diğer iki küçük olanı evin içinde kullanılıyor, onları da krem rengine çevirdim. Yağlı boyayla boyadım. Aman yaaaaa, yağlı boya da çok yapışık-bulaşık birşey. Kıyafetim, terliğim, saçım, ellerim heryer nasibini aldı bu boya işlerinden...

Boyadığım büyük sehpa bu. Ruloyla boyadım fırça iz bırakır diye ama bu sefer de hep ipliklerini bıraktı. Farkettiklerimi boya ıslakken topladım aldım ama gözden kaçırdıklarım da olmuş. En küçük boy teneke boya fazlasıyla yetti. Boyamaya başlamadan önce tinerle de incelttim boyayı. Aslında şu an biraz zımpara ve son bir kat boyayla daha güzel olur ama onu da seneye yaza bıraktım inşallah...


Masa takımımızla uymuş değil mi?


Bu yaz aldık masa ve sandalyelerini. Yaklaşık 1.500 yıldır kullandığımız, hatta çok kullanışsız olduğu için kullanamadığımız takımı, bir geceyarısı operasyonuyla annemden habersiz yok ettik ve yerine bunu aldık İstikbal'den. Şimdilik memnunuz. Yıkanabiliyormuş da. Aldıktan bir süre sonra bir iki yerinden plastik iplerinden çıkan olmuştu. Bir telefonla hemen gelip düzelttiler. Servisi de iyi yani :)



















Şimdilerde ise Nilgün abla'nın, ki kendisi yan komşumuz olur, bambu koltuk takımını boyuyoruz. Eskidiğini düşünüp atacakmış, benim sehpaları boyadığımı görünce o da heveslenmiş. Bir bambu koltuk takımı kardayız. 10 senedir kullanılan takım bir 10 sene daha kullanılacak hale geliyor :)

Bununla ilgili fotoğrafları cep telefonumla çektim, pek net değil ama yine de bir fikir verebilir size...

İlk resim boyanmış olanı, diğeri ise boyanacak olanı.



Nilgün içten ben dıştan boyuyoruz muhabbetle :))) Bitince ve kuruyup minderlerini de koyunca yine resimleyeceğim.

Boyama için de bu ahşap koruyucuyu kullandık. Yapı marketlerde rahatlıkla bulabilirsiniz...


























Geçtiğimiz ayın 22'sinde düğün vardı hatırlarsanız. Aslı'mla Ferit sonunda evlendi. Saçtı, makyajdı, elbisem uzundu, kısaydı derken nikah da bitti düğün de... Bu arada elbisem acaba biraz fazla mı dekolte diye düşünürken düğünün ilk saatinde elbisemin askısı koptu mu? Koptu! Fatoş teyze apar topar kilitli iğne buldu mu? Buldu! Peki bu iğne tuttu mu? Hayııııır! Peki bu benim hoplayıp zıplamamı engelledi mi? Yine hayııııır! Düğün bu. Bir kere olacak! Keyfimi kaçırırmıyım hiç öyle askı maskı olaylarıyla!!!

İşte kopuk askılı elbisem, işte en güzel gelin! Bu arada dövmemle elbisem arasındaki uyuma da ayrıca dikkatinizi çekmek isterim!!!!























Şimdilerd e2 cd'den oluşan "Orhan Gencebay'la Bir Ömür" şarkılarına takmış durumdayım. Favorim tabiyyyykine yine Yaşar ve Tarkan'nın söylediği şarkılar. Kimler yok ki? Sezen Aksu, Volkan Konak, Serdar Ortaç, Nilüfer, Duman, İzel, Emre Aydın... Durmayın dinleyin derim. Alın, dinleyin, pişman olmayacaksınız...

Neyse efenim...

Benden bu kadar şimdilik...

Kalın sağlıcakla, sevgiyle, neş'eyle...

:)

Aşağıdaki resim Facebook'tan. Sıcak yaz günleri için aslında hiç de fena fikir değil gibi :)))



2 yorum :

  1. bu beyaz rattanlarıbende beğenmiştim yok demişlerdi nerden ve ne zaman aldınız acaba....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hımmmmmm.... Ama rattan dediğiniz nedir ki ama yaaa! Bilemedim ki şimdi ben! Bu sebeple "beyaz" sözünüzden hareketle şu şekillerde yanıtlayacağım sorunuzu
      1. Bahsettiğiniz yeni aldığımız masa sandalye takımıysa eğer İstikbal'den bu yaz aldık. Hatta şimdi indirimde.
      2. Yok eğer boyadığım beyaz sehpalarsa kasdettiğiniz onlar teeeeeeeeeeeeeeee annemin çeyizindenmiş. (bu arada annem 77 yaşında!)
      3. Bambu koltuklarsa eğer bahsettiğiniz zaten onlar da beyaz değil :)
      Umarım sorunuza yanıt olmuştur.
      Sevgiler

      Sil