İki hafta olmuş yine yazmayalı...
Tembelim tembel...
Bir ben miyim böyle, yoksa aranızda benim gibileri var mı???
Sabahları yataktan çıkmak adeta sıkıntı ötesi, kendine gelememe, ağırlık, sürekli uyku hali, günün planlarının yarısını tamamlayamama... ki buna blog sayfamı güncellemek de dahil ki bu sebeple 2 hafta yazmamışım...
Neyse....
Mevsim geçişine yüklüyorum bu halimi...
Beni sorarsanız eğer; Allah'a binnnnnnnnnnnnnnnnn şükür daha iyiyim. Bacak ağrım gün be gün azalarak neredeyse yok oldu. Ama aylardır hareketsizlikten, hiç egzersiz yapmamaktan dolayı belim güçlü değil. Yani birşey taşımak, ayakta hareketsiz durmak şu an için sıkıntı. Ama onlar da geçecek inşallah...
Yaklaşık 10 gün önce başka bir doktora gittim. Aslında çoktaaaaaaan unutmuştum. Allahtan ajandama not almışım. Teeeeeeee Temmuz ortasında, yani o en sıkıntılı zamanlarımda aradığım ama Eylül 11'e randevu alabildiğim bir doktor.
Gerçi gittiğimde "keşke durumunuzu belirtseydiniz" dedi doktor ama iş işten geçmiş tabi. Aslında sanırsam randevu sırasında sekretere belirtmiştim gibi hatırladım ama onu da yarım yamalak hatırladım! Bu aralar unutkanlık diz boyu bende, hatta dizler boyu diyelim... :)
Neyse, MR sonuçlarına baktı, çoğu doktorun söylediği şeyi söyledi, oldukça sağlıksız bir omurga, durum büyük ihtimalle genetik, iyi ki platin taktırmamışsın... falan falan....
Sonra muayene etti ve sol tarafımın ne kadar güçsüz olduğunu işte o zaman anladım :( Resmen doktora kafa tuttum, "bi daha yapın, bu defa canınızı okuyacağım, hadi hadi...." gibi sözler ettiğimi gayet net hatırlamaktayım!!!!
Bir de sol bacağımın sağ bacağıma göre bilekten bacağımın üst kısmına kadar aşağı yukarı hemen her yerinden 2 cm kadar inceldiği de yine burada ortaya çıktı :(
Sonra, sonraaaaaaaa doktor avuçlarımda belli noktalara baskı yaptı kiiiiii, yarım saatte kendime gelemedim!!! Bu durumdan da kesinlikle ve kesinlikle bende, en az 2 tane olmak üZRe, boyun fıtığım olduğunu söyledi. Böyle sağlıksız bir omurgada zaten boynumun da sağlıksız olması beklenilen bir şeymiş :(
Veeeeeeeee..... Bir de benden kuruk sokumu romatizması varmış!!! :(
Hönk!!!!
O ne leyyyyyyyyyyn....??????
Anlattı, açıkladı, söylediği belirtilerin hemen hepsi bana uydu :(
Sonunda söyleyecekleri bitti, ayrıldım, taksiye binip eve geldim.
Veeeeeeeen bu kadar moral bozucu şeyleri duymak için (taksi parasıyla beraber) 310 TL para verdim!!! Kendime kızayım mı, yoksa "bak iyi ki gittim, belki boynum da iyi değildir" mi diyeyim, bilemedim!!!
Boynundan MR çektir, doğru söylediğimi göreceksin dedi.
Dedi ama ben çektirdim mi?
Hayır!
Neden????
Çünküüüüüüüüüüüüüüüüüü ben bu arada burnuma hızma taktırdım!!!! 2 yıl önce bir girişimim daha olmuş ama sanırım iyi bakamadığımdan ötürü iltihaplanmış ve 2 ayın sonunda pes ederek çıkarmıştım. Ve yine taktırdım, bu defa burnumun diğer tarafına. Bu arada belirtmeden edemeyeceğim, çok acıyor. Elle delindi ve çok acıdı. Bakalım, inşallah bu defa herşey yolunda gider ve kalıcı olur :))))
MR'la ne alakası var derseniz eğer, MR çektirirken vücudunuzda metal bulundurmamanız gerekiyor, saat, yüzük, küpe, kolye, düğme, fermuar.... Haliyle hızmayı da çıkarmak gerekiyor. Ama ben çıkaramadığım için ve ayrıca çıkarırsam tekrar geri takamayacağım korkusuyla boyun fıtığı teyidimi bir süre erteliyorum....
Yani sağlık mı önemli, hızma mı derseniz eğer, cevabım hızma!!!!

Bilmiyorum buraya kadar okudunuz mu? Evet ise eğer, boşa okumadınız, işte bugünün proCesi....
Aslında tam tamamladığım söylenemez, süslemeye, farklı şekillerde kullanmaya açık ama fikir olsun diye...
Bir sürü telim var evde. Ciddi söylüyorum, bir sürü!!! Tamircilerde bile bu kadar yoktur. İnce, kalın, renkli, renksiz, bakır, gümüş....
İşte onları kullandım bu defa.
Yapım aşamaları yok, çünkü tek yaptığım önce bir kat teli kıvırım kalp şeklini vermek, sonra da üzerine farklı renklerde tel sarmak...
Her zaman ki gibi, resimleri takip efenim...
İşteeeeeee böyle arkideşler....
Çoğu proCede olduğu gibi renk, kalınlık,incelik, büyüklük.... size kalmış.
Bazı resimleri kalpler avucumdayken çektim ki benim yaptıklarımın boyları aşağı yukarı anlaşılsın diye...
Bir tane de büyük yaptım, onu desenli kumaşla sarmayı düşünüyorum, bakalım :)
Neyse...
Benden bu kadar bu defalık da...
Her yazımın sonunda diyorum ki bu defa arayı açmayacağım, ama...
Ama işte.....
Herkeşe güzel bir Pazartesi ve akaaaaaaabinde güzel bir hafta diliyorum..
Herşey gönlünüzce olsun.
Sevgiler ki!