Baktım da tam bir ay olmuş hiçbir şey yazmayalı paylaşmayalı... Halbuki şu "kağıt kutu yapımı"nı sanki dün yapmışım gibi...
Zaman çooook çabuk akıyor. Eskiden hatırlıyorum da günler geçmek bilmezdi; tatil gelmezdi, yılbaşı olmazdı, okul kapanmazdı, abim gelmezdi, doğumgünüme hep çok vardı... Ama şimdi? Doğumgünlerim sanki peşpeşe, kapanacak okul kalmadı, bana hergün tatil...
Ne yaptın derseniz eğer bu bir aylık süre içerisinde cevabım şöyle olacak; çok sevindiğim, keyifli vakitlerin yanısıra üzücü haberler de oldım ne yazık ki...
31 Aralık'ta şu meşhuuuur abim geldi Amerika'dan yılbaşı için. Çok güzel bir 2 hafta geçirdik birlikte. Bilen bilir, abim gelince konumumuz genelde "yapışık ikiz" şeklindedir bizim. Bu defa da yine öyle oldu. Boooool bol yedik-içtik-gezdik. Olan bana oldu tabi en az iki üç kilo eklemişimdir kendime. Bunu da hiç anlamam aylarca uğraş, spor-egzersiz, sonra bir bırak kısa sürede bütün emekler çöpe! Sinir oluyorum kendime...! Neyse.... Tabi abimin adresine siparişini verdiğim yeni şekilgeçlerim de kolleksiyonuma eklenmiş oldu. Merak etmeyin efenim, çok yakında onları da yeni projelerle tanıtacağımdır sizlere...
Abim buradayken çok çok çok sevdiğim bir arkadaşımın doğumgününü de birlikte kutladık. Hani hayatınızda "iyi ki var" dediğiniz bazı insanlar vardır ya, işte bu arkadaşım da onlardan biri. İyi ki
doğmuşsun Niibekim! :)
Abimin gidişinin ardından 6 günlük bir İstanbul maceram oldu. Tek kelimeyle süppppppperdi! Bir sürü fotoğraf çektim, uzuuuuun süredir görmediğim insanları gördüm, bol bol gezdim ve yine bol bol yedim içtim. Sonuç? Sanırım abimle yaptıklarımızdan pek farklı değil...! Garip bir havada geçti İstanbul gezim, bol karlı, güneşli, soğuk, ılık, elektrik kesintili... Ama hiç biri keyfimi bozmaya yetmedi. Hele çooook karlı bir günde Büyükadaya gidip Aya Yorgi'ye tırmanmak en güzeliydi :) Uzun süredir görmediğim teyzemi de gördüm, çok sevindim. İYİ Kİ GİTMİŞİM... İstanbul'a en son sanırım 2007 civarlarında gelmiştim. Bunca zaman neden bu kadar beklemişim, anlamadım, biraz da kızdım kendime. Ennnnn yakın zamanda tekrar gideceğim. Daha görülecek, gezilecek öyle çok şey var ki orada...
İnsanın yaşadığı şehirde deniz olması ne güzel birşey... Benim için deniz demek en az sekiz on saatlik araba yolculuğu demek, havaalanı-uçak demek, tatil demek, koca bir yıl boyunca beklemek demek, Bodrum demek. Ama burada insanlar işe gitmek için vapura binip denizden gidiyor! Ne kadar şanslılar, bilmiyorlar!!!
Derken İstanbul'daki güzel günler çabuk geçti, Ankara'ya döndüm. Dinleneyim, sonra da 3 haftalık programsız hayatımdan normal rutinime döneyim derken ne yazık ki gecenin bir vakti dayımı kaybettiğimizin haber geldi, sabahında apar topar Trabzona'a gittim. İnsan sevdiği birini kaybedince inanması gerçekten zor oluyormuş, anladım... 3 gün kaldım orada. Bir süredir görüşemediğim kuzenlerimi, onların çocuklarını gördüm ama keşke böyle bir nedenle bir araya gelmeseydik dedim kendi kendime. Ama giden gidiyor ne yazık ki... Temmuz ayında tekrar bir araya gelme sözüyle Pazar gecesi tekrar evime döndüm ve işte şimdi de bilgisayarımın başındayım.
Demek isterdim ki bu bir aylık süre zarfında bir sürü proje biriktirdim paylaşmak için ama mooolesef, gayet tembeldim, ne birşey düşündüm ne de planladım!!! Allahtan yeni şekilgeçlerim var, onlarla işe girişeceğim!!!
Örme kar tanelerim vardı ya güüüüüya yılbaşından önce yapımını anlatacağımı taahhüt ettiğim ama ne yazık ki yetiştiremediğim, önümüzdeki yılbaşına inşallah.
Bu arada teyzemdeyken bir kitap geçti elime, Vatan Gazetesi vermiş kuponla. Tığ kitabı ama anlatımlar, terimler hep Türkçe. Hemen kopyaladım bir kısmını, bundan sonraki tığ projelerimde yardımcı olacağına eminim...
Yokluğumda (!) beni merak edip iyi olup olmadığımı soranlar olmuş. Ama çok teşekkür ederim ki ben onlara...! Tanımadığınız birilerinin sizi sorması ne de güzel bir duyguymuş, anladım... :)
Bu arada Ankara şu an bembeyaz. Sabah başlayan kar aralıksız devam ediyor. Tabi bu cümlenin anlamlı bir hal alması ve ne kadar kar yağmış olduğunun anlaşılabilmesi için şu anın saatini de vermem gerektiğinin elbetteki farkındayım efenim...! Saat akşam 18:58 ve kar sabah saat sekizbuçuk-dokuz civarlarında başlamıştı. Yarın nasıl olacak, ciddi merak içerisindeyim. "Bekle de gör" dediğinizi duyar gibiyim, ben de zaten öyle yapacağım.
Yukarıdaki fotoğrafı bugün bir arkadaşım çekmiş. Haksız mıyım sizce yarının nasıl olacağını merak etmekle??? :)
Neyse.... Benden bu kadar şimdilik bu kadar. En yakın zamanda görüşmek üzere diyor, facebbok'da paylaşılan bir espriyle bugünü bitiriyorum efenim.
Siz hangi gruptan sınız??? :)))
Kalın esenlik ilen...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder