4 Ocak 2013

2013 İLK MERHABA, BİRAZ YAŞAR BİRAZ KONYA VE SON ALDIĞIM "ŞEY"LER...

Merrrrrrrrhaba herkeŞe!

2013 güzel olsun, yeni fırsatlarla gelsin. Yakaladığımız fırsatları görmemizi sağlayarak hayatımıza dahil etsin. Sağlık getirsin bir de... Hastalıklar iyileşsin, sağlıklılar sağlığını korusun. Mutlu, neşeli, huzurlu, gönlümüze göre bir yıl olsun 2013...

Benim yılbaşım sakindi bu sene. Epeydir olmadığı kadar sakin! Annemlerle yeni yıla beraber giriş, oradan da evime gelip biraz televizyon izleyiş ve cup yatak! Hepsi bu!

Ama beeeeeen aslında yeni yılımı 28 Aralık akşamı Yaşar(ım)la kutladım diyebilirim. Hah haaaaaa bahsetmeyeceğim sandınız değil mi geçirdiğim o harika akşamdan??? Ama yanıldınız!!! Atlar mıyım ben hiç Yaşar'ı???

CSO'nun (Cumhurbaşkanlığı Sendoni Orkestrası'nın) yeni yıl konserinin ardından gittiğim Jolly Joker'deki Yaşar konseri! Önce CSO Konseri. Bu sene de geçen sene ki gibi harikaydı. Arena spor salonu en tepedekitribünlere kadar tıklım tıklım doluydu. Trafikte geçen aslında 10 dakikalık yolu almak için geçirdiğimiz bir saatten sonra sonunda vardık. O kadar kalabalık vardı ki konser için gelen, çoğu kimseye bilet bile soramadı kapıdaki görevliler. Biz yaklaşık yedi kişi gittik ama trafikten dolayı farklı zamanlarda vardığımız için iki ayrı grup şeklinde oturduk.

Küba Perküsyon Grubu da dahildi senfoni orkestrasına. Eğlenceli güzel bir konserdi. Hangi kanal bilmiyorum ama TV2'de de naklen gösterilmiş. Geçen yılki konserden çok farklı konsepteydi. Tek bir şarkı haricinde hiçbirinde solist yoktu. Geçen sene ise neredeyse tüm şarkıların solistleri vardı. Seneye inşallah yine geliriz diyerek konseri ayakta alkışlarla bitirdik. Ne kadar kalabalık olduğunu yandaki fotoğraftan anlayabilirsiniz sanaırım...

Ammaaaaaaaaaaaa asıl eğlence konserden sonra başladı benim için :) Tandoğan'a kadar yürüdük konser trafiğinden kurtulmak için. Atladık taksiye, vın Kızılay Jolly Joker.


Saat 23:00 gibi de konser başladı. VIP'de yer almıştık. İyiki de oradan almışız, sahneye çok çok çok yakındık ve olduğumuz alan tıklım tıkış da değildi. Ve ben çok çok çok çok... güzel 2 saatten fazla bir vakit geçirdim orada. Kısa bir süre önce İstanbul'daki Jolly Joker'de gitmiştim yine Yaşar Konserine ama buradaki daha iyiydi.

Üç kere indi sahneden iki kere geri döndü. Sonuncusunda çok bağırdım çağırdım seslendim ama sanırım tek kişinin çağırmasıyla olmuyormuş ki, tekar çıkmadı :) Sonrasında da mutlu bir şekilde evime döndüm... İyi ki gitmiştim. Hastalığımın sonuna denk geldi, iki konser üstüste, koşuşturma oldu ama değdi. Yine olsa yine giderdim!

Herhalde bin tane falan fotoğraf çekmişimdir!!! Buraya koyacaklarımı ayıklarken de o kadar zorlandım ki! Bana kalsa hepsini koyacağım resmen :) İşte bu güzel gece bana "yılbaşı gecesi" tadında olduğu için gerçek yılbaşımın sakinliğinden dolayı hiiiiç şikayetim olmadı! Zaten bu sene pek de havaya girememiştim nedense. Süslerin olduğu kutular günlerce kapının girişinde durdu, sonra da durduğu gibi yeniden yerlerine kaldırıldı... Seneye artık, kısmet! :) Kimbilir nerede, kimlerle, nasıl olacağız???
Bu arada günlerce reklamını yaptığım bir Konya olayım vardı benim... Ama ne yazık ki bir parça hayal kırıklığı oldu benim için; havanın buzzzzzzzzzzz gibi olması, Başbakanın aynı gün Konya'daki açılışlar için orada olacak olması nedeniyle çoğu yolların kapatılmış olması, katıldığım turun bu konuda çok da başarılı bir tur olmaması ve Şeb-i Aruz'un son Pazarı olması sebebiyle her yerin inanılmaz kalabalık olması gibi sebeplerle...

Hava çok çok soğuktu ve vaktin yarısını dışarıda geçirmemiz nedeniyle çok üşüdüm. Dondum resmen. Zaten döndükten birkaç gün sonra da hasta oldum. Mevlana Müzesi iğne atsan yere düşmeyecek bir haldeydi. Odalara girmek mümkün değildi. Bir de ellerinde kitapla veya kitap olmayan ve en  uygun olmayan yerlere yani giriş çıkışın olduğu taraflarda saatlerce oturup dua eden ya da ediyor şeklinde görülen onlarca bayan vardı. Tabi bu da zaten karmaşık olan insan trafiğini daha da karmaşık hale getiriyordu.



Daha önce Mevlana Müzesini gezmemden ötürü bir sürü yere girememek beni çok rahatsız etmedi. Ama ilk ziyaretim olsaydı eğer çok üzgün ayrılacağıma emindim. Sonra Şems-i Tebrizi'nin yerine gidildi.

Burası kısmen daha tenhaydı. Kural içeriye ayakkabıyla girmemekti. Mevlana'da galoşla girebiliyorsunuz ama burada yasak. Kural bu. Zaten naylon poşetler veriyorlar istersen ayakkabılarını yanına al diye. Burada da illlllla ki ayakkabılarıyla girmek için didinen-tartışan birileri vardı trafiği kilitleyen. Kuralsa kuralı bu! Uyup uymamak sana bağlı. Uymayacaksan o zaman girmeye de çalışma! Başkalarının da girme hakkını engelleme!
Sonra yemek yedik Meram Bağları denilen yerde. Fena değildi. Sonra da Sema gösterisinin yapıldığı Kültür Merkezi'ne gidildi. Günün en güzel kısmı da burasıydı. Tıklım tıklım dolu olan salonun en güzel yerlerinden birinde oturduk. Önce Şeb-i Aruz'un artık ayrılmaz bir parçası haline gelen Ahmet Özhan'ın ilahileri, ardından kısa bir konuşma ve son olarak da Sema. Sema çok güzeldi elbette. Ama nedense  İstanbul'dayken gittiğim Yenikapı Mevlevihanesinde izlediğim Sema daha çok etkilemişti beni... 


.... Ve defalarca donma tehlikesi (!) geçirdiğim Konya gezim Sema gösterisinin bitmesiyle sona erdi. Ardından tren garına geldik ve biraz bekledikten sonra hızlı tren'le Ankara'ya döndük. Hasta olacağım o zaman belliymiş çünkü dönüş sırasından inanılmaz bir başağrısıyla yaklaşık yarım saat kadar kendimden geçmişim. Sonrasında da gezmeye çok meraklı bir çiftle güzel bir sohbet eşliğinde Ankara'ya vardık. Taksiyle de on dakikada evdeydim. Aslında Konya'yı size ballandıra ballandıra anlatmak istedim ama olmadı. Diyeceğim şudur ki oraya gitmek/gezmek isterseniz eğer bunu bir tur yardımıyla yapmanıza gerek yok. İnternetten edineceğiniz veya trende bile bulunan "Konya Rehberi"ni inceleyerek kendiniz de rahatlıkla yapabilirsiniz... Gezilecek bir sürü yeri daha var Konya'nın. Hele bir de aracınız varsa altınızda koca bir güne kat kat daha fazla güzellik sığdırabilirsiniz. Ha bir de tavsiyem bu gezinizi ya mevsimine en azından ilkbahara saklamanız. Konya kışın çok soğuk, test edildi, onaylandı!!!!

arada daha önce gittiğim Hacı Bektaş'tan henüz söz etmedim değil mi??? Hımmmmm, detaylarını unutmadan en kısa zamanda orayı da anlatmak istiyorum. Listeye alındı!

Ve.... son olarak da yeni yılın gelmesiyle aldıklarım. Hepsi Tchibo'dan. Bu arada ilgilenirseniz eğer belirteyim, Tchibo'unu son teması "İndirim". Giysi, mutfak, aksesuar, mobilya... hemen hemen tüm reyonlarda. Web sayfasındaki ürünlerden farklı ürünler de var mağazada. Mesela benim aldıklarımın hiçbiri internet tema kataloğunda yok. Belirteyim, aşağıda vereceğim fiyatlar indirimli fiyatları.

Bilgisayar altlığı aldım. Gerçi daha önce de minderli tepsilerden kullanıyordum, o da iyiydi ama birşey yapacağım zaman her seferinde bilgisayarı kaldır indir yapıyordum, şimdi daha iyi oldu. Bunun da altı minderli, kucakta duruşu da rahat. Fiyatı 22.95 TL.


Sonra bir paket renkli kağıt aldım. Kağıt dediğim normal dosya kağıdı formundan biraz kalın ama kartondan ince. 10 renk var, her renkten de 10 tane var. Toplam 100 adet kağıt. Bunun normal fiyatı 18.95 TL. İndirimde 11.95 olmuş. 

Ve son olarak da "kağıt kabartma aleti" (!) aldım. Bunun gerçek adı nedir, literatürde nasıl geçer bilemediğimden kendim bu adı koydum. Bunu kaç liraya aldığımı hatırlayamadım ama bu da yaklaşık %30 gibi bir indirimdeydi...





İşte kullanınca kağıtta aşağıdakiler gibi kabartı oluşturuyor. Ben hem kağıdın önünden hem de tersinden görünüşünü ekliyorum. Normalde kağıdın buruşmaması gerek ama fotoğrafta net olsun diye ben o kadar abadım ki (!!!), sonuçta kağıdı biraz buruşturdum :) Herşey sizin için!


Neyseeeeeeeee....

Benden şimdilik bu kadar efenim...

Ocak 16 abimin doğumgünü. Yarın ona kart hazırlayacağım. Gerçi biraz geç kaldım ama çok da sorun değil... 27 Kasım'daki doğumgünüm için onun yolladığı kartın hala bana ulaşmadığını gözönünde bulundurunca bu gecikmenin abim için hiiiiiiç sorun olmayacağı sonucuna rahatlıkla varabiliyorum :)))

O zamaaaaaan tekrar görüşünceye dek hoşçakalın portakalın efenim :)

Sevgiler & Öpücükler & Gülücükler





2 yorum :

  1. demet hanım bende sizin gibi yaşar hayranıyım 2 şubatta istanbulda jolly jokerde çıkıcak haberiniz olsun ben şimdiden biletimi aldım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşar Hayranı Sevgili Adsız,

      Bahsettiğim gibi ben daha önce İstanbul Jolly Joker'de Yaşar'ın konserine gitmiştim... Şunu söyleyebilirim ki (bana göre) Ankara'daki çok daha keyifliydi. Siz gittiğinizde benim yerime de izleyin ve tempo tutun lütfen...

      Sevgiler.

      Sil