HerkeŞe Merhaba...!
Bugün için bir projem yok, sadece ben varım. Ben, içimden gelenler ve Facebook'tan seçmeler...
Ankara'ya bahar gelmiş, ya da en azından bahar gelir gibi yapmış, ne projesi!!! Haftalardır "nasıl olsa bugün de kar var" diye hava durumunu bile kontrol etmeyen ben iki gram güneş görünce ne hale geldi görün işte! Sabahları camı pencereyi neş'eyle açar oldum :))
İstanbul'dan bahar gelmiş buraya :))
Bahsetmiştim hatırlarsanız eğer Cuma akşamı Yaşar'a gideceğim diye. Gittim, izledim, sevdim, gördüm, söyledim, bitsin istemedim, kalayım istedim, sürsün istedim, sevdim... Güzeldi, çoooook çok güzeldi. Bir ara sahneye falan fırlayabilirmiyim acaba diye bile düşündüm, anlayın artık!
Tabi şöyle bir salaklık da yapmadım değil; fotoğraf makinamın pilini şarj ettim, hazırlıklarımı tamamladım, gittik... Ammaaaaa ilk fotoğraf çekme girişimimde farkettim ki hafıza kartı yok makinamın!
Olacak iş değil!
Bilgisayarımda unutmuşum, bunun için dövünmem yaklaşık 20 dakika falan sürdü... Ardından Yaşar yanımdan geçerek sahneye çıktı. Omuzunun çok hafifçe sırtıma değmesinden sonra kendime gelmem de 20 dakika sürdü :))) Sonrası çok eğlenceli bir geceydi...
Moooolesef ki cep telefonumun flaşsız kamerasından birkaç tane fotoğraf çekebildim. Yukarıdaki onlardan biri.
Ama 5 Mayıs'ta yine Ankara'da olacakmış. Görün bakın o zaman o konsere nasıl da "tam teşekküllü kameraman" şeklinde gideceğim :)))
Konserden sonra kokoreç yemeğe de gittik. Yani anlayacağınız herşey harikaydı, taaaaaaaaa ki ertesi günü ben yataktan hasta kalkana kadar :((
Nezle-grip durumları. Akan bir burun, kırmızı gözler, nefes alamama falan falan... Şimdi bir elimde kağıt peçete kutusu, diğer elimde ıhlamur kupası dolanıp duruyorum evin içinde...
İşte şimdi aşağıdaki evde, o sokakta olmakta vardı, değil mi...?
Bu arada bu sayfada kullandığım görsellerin çoğu Facebook'tan. Kaynakları hakkında herhangi bir bilgim yok, bu sebeple hiçbirinde kaynak site belirtemeyeceğim...
Yandaki fikri çok güzel, pratik ve kolay buldum. En kısa sürede yapmayı ve paylaşmayı düşünmekteyim. Ama muhtemelen mandalları boyarım ben.
Balkonumda onlarca teneke kutu/konserve kutusu bekliyor değerlendirilmek üzere. Bi iyileşeyim, görürsünüz siz! :)
Bu fikre bayıldım!!!
Ne romantik! Bana kahvaltıda böyle bir yumurta hazırlayan biriyle hemen evleneceğim, bilginize :)
Resmin üzerinde "pasta yapmayı seviyorum" yazıyor ama internette arattım, öyle bir site bulamadım, Facebook grubu var, resim de zaten orada kullanılmış. Tahminimce Türk kaynaklı bir fikir değil...
Bu arada evlilik kısmında gaaaayet ciddiydim efenim...!
...çooooook doğru mu ne...???
Çok güldüm, harika!
Yaşasın dırdır :) İyi ki var...
En çok beğendiklerimden biri de bu karikatür.
Ödül almış. Bence fazlasıyla haketmiş aldığı ödülü.
Öyle güzel, öyle anlamlı yorumlar yapılmiş ki...
Ben en çok "Kitap Özgürlüktür"ü beğendim bu yorumlar arasından...
Bu fikri çoğunuz görmüştür bir yerlerde. Çünkü epey paylaşılan ve yapılan bir fikir. Çeşitli varyasyonları var... Ben yapmadım henüz ama yaparsam eğer bunu kesinlikle annemlere vereceğim.
Benim evde kullandığım başka bir tane var, geçen sene Tchibo'dan almıştım. Metalden yapılmış, daha bir havalı görünse de fonksiyon olarak tamamiyle resimdekiyle aynı! Hem telefonumu şarj ederken kullanıyorum hem de kulaklığımı ve şarj aletini koymak için.
Daha önce hiçbir zaman aradığım yerde bulamadığım bu parçaların yeri artık belli, ne zaman istersem bulabiliyorum :))
Aşağıdaki resim evimin penceresinin resmi desem sanırsam inanmazsınız değil mi???
Yorum yok...!
(Bu arada ben doğma büyüme Ankara'lı olsam da kütüğüm Trabzon'da. Yorumlarınızı ona göre yapın efenim...)
Filmlerden sahneler...
(Bunları kopyaladığım yer Facebook - Rahatsız Yazılar. Bir bakın derim, güzel şeyler var...)
Bu aralar Mevlana'yı çok okur oldum... Okuyorum dedimse de onun hakkındaki kitapları ya da "seçmeler"ini.
Öyle güzel sözleri varki onlarca kere okusam da yine düşündüren, susturan, söyleten, ağlatan, sevdiren...
Sevda, duygu dediğin gözle görülmez
Öyle haldir ki; yaşanır elle tutulmaz.
Aşk dediğin lokma değil, yutulmaz
Aşkla yandıkça sen de anlarsın...
(Mevlana)
Dediler ki;
Gözden ırak olan gönülden de ırak olur...
Dedim ki;
Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur...
(Mevlana)
Yüreğimden sana doğru koşan ırmaklar var...
Dindiremediğim gözyaşlarım var akıp duran. Hasret mektupları yolluyorum gönülden,
Senin saçlarında parlayan yıldızların peşindeyim...
(Mevlana)
Ruhun ruhuma o kadar yakın ki,
Düşündüğün herşey aklimdan geçiyor...(Mevlana)
Kapı açılır,
Vurmayı bil!
Ne zaman?
Bilemem!
Yeter ki o kapıda durmayı bil...!
(Mevlana)
Ey sevgili...!
Bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi,
Taşıyabilir miydin acaba bendeki seni...?
(Şems)
Bunlar da çok güldüklerimden... :)))
Tamam, Yaşar'ı çok sevdiğimi öğrendiniz ama sadece Yaşar dinlemiyorum elbette...
Son zamanlarda en çok dinlediğim şarkıların başında Manga'nın bir şarkısı var. Mutlaka duymuşsunuzdur, çünkü hangi radyo kanalını açarsanız açın her yarım saatte bir bu şarkı denk gelecektir size de... "Hani Biz"
Bir de Gökçe'nin neşeli bir şarkısı var. Tamam klibini beğenmedim ama bu yine de şarkının güzelliğini gölgelemiyor :) "Ne Yapardım (naapardım) Bilmem"
Eski bir şarkı, herkesin bildiği bir şarkı ama Şebnem Ferah'la daha harika bir şarkı; "Sözlerimi Geri Alamam..."
Bu da eski bir şarkı. bana göre hakettiği ilgiyi bulamamış harika bir parça... Yıllardır ve şimdi de büyük bir keyifle dinliyorum. Siz de dinleyin efenim; Ogün Sanlısoy, Saydım
Aslında böyle teker teker link vereceğime şarkıları yüklemeyi denedim ama uzun uğraşlarıma rağmen, neden bilmem, beceremedim. Halbuki daha önce defalarca yapmıştım??? Neyse, böyle olunca kliplerini de izlemiş olursunuz. Herşeye iyi yönünden bakmak lazım değil mi!!! :))) (heh heeee)
Neyse, benden şimdilik bu kadar. Aslında daha seğretmeye başladığım yeni tek bölümlük dizilerimden, sporun faydalarından, yaz planlarımdan, İstanbul özlemimden... bahsedecektim ama dedim ya hastayım diye. Anca bu kadar oldu, ne yapayım!
Kalan başlıkları daha sonraya artık :)
...Ve son olarak daaaaaaaaaa...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder