Merhaba yine :)
Az biraz soğuk ama çokça güneşli bir Ankara günüydü bugün. Sanırsam bu sebeple trafik de felaketti. Bahçeli'de park yeri bulmak imkansız olduğu gibi yürümek de imkansız çünkü tüm kaldırımlar artık araba park yeri şeklinde :)
Merak ederseniz söyleyeyim, bahsettiğim İkea olayını gerçekleştirdim. Ama ondan önce yeni açılan (yaklaşık 1 ay önce) Bahçelievler Sosyete Pazarı izlenimlerinden bahsedeyim...
Çok kalabalık değildi. pazar kültürü pek olan biri değilim, kuzenim daha yeni olduğu için pazarın tam oturmadığı fikrine vardı. Fiyatlar hakkında da pek fazla birşey diyemeyeceğim ne yazık ki... Ama anneme uzun süredir aradığım büyüklükte bir eşofmanı burada bulabildim, hem de komik bir fiyata; 7,5 TL. :)
Bu arada oldukça ilginç şeylerin de satıldığını söyleyebilirim :) (bknz: yukarıdaki fotoğraf!)
Oradan tekrar eve ve İkea'ya...
Dedik ki (yani arabayı kullanan arkadaşım, bizi oraya götüren şahıs, çok değerli insan... -bu şekilde bahsetmezsem kendisinden çok bozuluyormuş!!!!) trafiğe girmeyip çevre yolundan gidelim. Oh ne ala! Kendimin kullanmadığı bir arabayla her türlü yola girebilirim, sorun yok!!! Çevre yoluna girdik. Yolu biraz uzatıp Elmadağ kayak merkezine uzaktan bir bakıverdik. Doğma büyüme bir Ankaralı olarak Elmadağ'a ilk defa gittiğimi söylesem bilmem şaşırır mısınız?
Şaşırmayın! Çünkü kayakla pek alakam yok benim. Kars'ta iki kış geçirip Sarıkamış'a sadece bir kere gittiğimi dersem daha iyi anlaşılır sanırım :) Pek kar yok Elmadağ'da, o yüzden kalabalık da değildi. Yol boyunca sıra sıra türkü evleri var, eh tabiyyy ki havası da şehre göre biraz daha soğuk :)
Neyse....
Derken geri dönüş ve Nata Vega'ya giriş.
Çok fazla birşey almadım İkea'dan. Biliyorsunuz uzun süredir bardak koleksiyonum için raf alma peşindeyim de bir türlü harekete geçememiştim. İşte bugün bunu başardım. Rafları şimdi paylaşmayacağım. Duvara monte edip, yerlerde sürülen bardaklarımı raflara dizip öyle göstereceğim sizlere :)
Tahta raf dışında birkaç birşey daha aldım;
İki tane plastik kutu/kova aldım. Mavi olan tekerlekli. Kırmızı olandan daha önce de almıştım. Ivır zıvır koymak için idealler! Mavi olan 14,99, kırmızı olan ise 4,99 TL.
Bir de iki avuç dolusu taş aldım. Yakında Bodrum'a gideceğim ve aylarca orada kalacağım gerçeği gözönüne alınırsa bu yaptığım size mantıksız gelebilir, ki çok da doğrudur! Aldıktan sonra bana da bayağğğğğ bir saçma geldi ama neyse.... Almış bulundum! Fiyatı mı? 3,99 TL. Ama dikkatinizi çekerim 4 TL değil, 3,99. Bunlar önemli şeyler, göz ardı edilmemesi gerek...!
Ama bitmedi, yooooook....
İpin ucu kaçtı ya, illa ki beşbin kaloriye tamamlamam gerek ya öğünümü, onun için bir de en tatlısından bir tatlı yemem gerek ya!
Hah! Onu da yaptım merak etmeyin :) Ama en azından üç kişi paylaştık sayılır tatlıyı, hatta sona kalan bir parçasını babama bile getirdim!!!
Tarçınlıydı yediğimiz. İnce rulo hamurları tahta merdanemsi şeylere dolayıp pişiriyorlar. Çıkınca da tahta merdaneyi içinden çıkarıp üzerine isteğinize göre tarçın, şeker parçaları, hindistan cevizi sürüp yine isteğe göre içine de beyaz veya kahverengi çikolata sürüyorlar! Ben (yani biz) tarçınlı+beyaz çikolatalıdan yedik.... Ama iyi ki de yedik! Yine olsa yine yerim valla :)
Yemediyseniz/bilmiyorsanız eğer yukarıdaki fotoğraftan belki anlayabilirsiniz nasıl birşey olduğunu. Konu mankeni kuzenimdir :) Bu arada belirteyim; çukulata değil, çukolata değil, çikulata değil, ÇİKOLATA!!! TDK'dan test edildi, onaylandı :)
Bu arada merak ediyorsanız eğer bu yazıyı yazarken aynı zamanda televizyonda da ne izlediğimi, hemmen söyleyeyim efenim.... Size pek sürpriz olmasa gerek, çünkü yine bir James Bond var. Bu defa ki Timothy Dalton'gilinkilerden!!! 1989 tarihli Öldürme Yetkisi (Licence to Kill). Merakınız çoktu değil mi? Biliyorum!!! :)
Daha önce yaptığım kolyelerden birini daha bugün ilk kez taktım. Hani deri ipe geçirdiğim. Ama ne yazık ki deri ip boya verirmiş, bilememişim. İçime giydiğim beyaz bluzumun yakası resmen siyah oldu! Gereken ders alındı, en kısa sürede daha uygun birşey bulunacak, kolye ucu oraya transfer edilecek ve kullanılmaya o şekilde devam edilecek!
Amanın!
Az kalsın unutuyordum.!
Bugünün en keyifli anlarından biri de Starbucks Ankara kupasını bulduğum andı. Tam aldıklarımızı arabaya koymaya gidiyorduk ki birden bire göz göze geldik kendisiyle! Çok sevindim, çooooook. Kasadaki etkili/yetkili şahsın dediğine göre epeydir piyasadaymış bu. Ama görmedim!!!
Nasıl görmedim?
Niye görmedim?
Bilemedim!
Fotoğrafta koleksiyonumun son halini görmektesiniz :)
Son birşey daha var göstermek istediğim...
O da Tchibo'dan kapı arkası (ya da dolap içi de olabilir) saklama sepetleri. Üç tane. Ama cırt cırtlarla birbirine ekleniyorlar. Yani isterseniz ikili veya tekli de kullanabiliyorsunuz. Ben şimdilik salonda koltuklara saçılmış halde bulunan yünleri koydum içerisine. Elbetteki her bir sepet en verimli şekilde değerlendirilecektir tarafımdan :)
İşteeeeeeee benden yine bu kadar!
Yarın Pazar, kuzenim gidiyor, hayatım yine eski rutinine dönüyor.
Ama şimdi başka bir telaşım olacak; raflarımın montesi ve bardaklarımın dizaynı! Sabırsızlıkla ben de sonucu merak ediyorum.
HerkeŞe çok güzel bir Pazar günü diliyorum... Sevdikleriniz yanınızda, sağlığınız yerinde, huzurla geçireceğiniz bir Pazar!
...Ve doğum günü olanların da şimdiden yeni yaşları kutlu olsun! Mutluluk hayatlarının ayrılmaz bir parçası olsun. İyi ki varlar... !!!
Kalın sağlıcak ile :)
İyi geceler...
:)) ha ha yine güldürdün beni:) ama bu satıra gelince şimdi tüm bu posttan aklımda kalan şu merdaneye sarılılarak yapılan tatlı.yemeliyim kesin yemeliyim..
YanıtlaSilaldığın yastıkların kılıflısını aldım(sen mavi almışsın) 4 tane ben dikene kadar idare etsinler dedim ama etmiycek gibiler.dikiş yerlerinden açılanlar olmuş.bide hemencecik kitap haline geliverdiler.pısırık yastık diyorum ben onlara:)
Ankara kupası güzelmiş.üzerinde bakıp aman yoksa şu meşhur kedimi var dedim ama yok kaleymiş:) Gökçeğin yaptırdığı Ankara kedisinin maskot halleri var ya onlardan bahsediyorum.korkunçlar.
sepetleri ve taşları güle güle kullan canım.eğer taşları kullanmazan üretim fazlası olursa bana yolla:) keyifli pazarlar diliyorum.sevgier..
Tatlıyı tavsiye derim, kesinlikle tadılmalı :)
SilHah haaaaa! Pısırık yastık ha! Süpper benzetme :)
Güzel dileklerine çok teşekkür ederim sevgili Alanay.
Güzel, güpgüzel bir hafta diliyorum sana...
slmlar; antalyada yaşayan bi ankaralı olarak,yazınızı okuyup yorum yapmadan geçemedim. Bu arada "bıyıklı kadınlara son" çok iyiymiş :)
YanıtlaSilMerhaba...
SilGüzeldir herhalde şimdi oralar, bahar çoktan gelmiştir... Yorumunuz için teşekkür ederim.
Ankara'dan sevgiler.
evet aynen ankaranın mayıs ayı gibi şuan hava, ben teşekkür ederim...bloguma beklerim...
Silantalya'dan sevgiler...
Geleceğimdir efenim :)
SilSevgiler
Demet hanım tdk nın sözlük ve yazım kılavuzlarını kullanarak güzel türkçemize yaptığınız katkılar takdire şayan bu katkıyı bloğunuzun her satırında göstereceğinize olan inancım tamdır sevgiler
YanıtlaSilSevgili "Adsız"!
SilTam olan inancınız için teşekkürler :)
Sevgiler benden efenim...