25 Mart 2012

OR(A)DAN ŞUR(A)DAN BUR(A)DAN...





HerkeŞe Merhaba...!

Bugün için bir projem yok, sadece ben varım. Ben, içimden gelenler ve Facebook'tan seçmeler...

Ankara'ya bahar gelmiş, ya da en azından bahar gelir gibi yapmış, ne projesi!!! Haftalardır "nasıl olsa bugün de kar var" diye hava durumunu bile kontrol etmeyen ben iki gram güneş görünce ne hale geldi görün işte! Sabahları camı pencereyi neş'eyle açar oldum :))

İstanbul'dan bahar gelmiş buraya :))


Bahsetmiştim hatırlarsanız eğer Cuma akşamı Yaşar'a gideceğim diye. Gittim, izledim, sevdim, gördüm, söyledim, bitsin istemedim, kalayım istedim, sürsün istedim, sevdim... Güzeldi, çoooook çok güzeldi. Bir ara sahneye falan fırlayabilirmiyim acaba diye bile düşündüm, anlayın artık!


Tabi şöyle bir salaklık da yapmadım değil; fotoğraf makinamın pilini şarj ettim, hazırlıklarımı tamamladım, gittik... Ammaaaaa ilk fotoğraf çekme girişimimde farkettim ki hafıza kartı yok makinamın!

Olacak iş değil!

Bilgisayarımda unutmuşum, bunun için dövünmem yaklaşık 20 dakika falan sürdü...  Ardından Yaşar yanımdan geçerek sahneye çıktı. Omuzunun çok hafifçe sırtıma değmesinden sonra kendime gelmem de 20 dakika sürdü :))) Sonrası çok eğlenceli bir geceydi...

Moooolesef ki cep telefonumun flaşsız kamerasından birkaç tane fotoğraf çekebildim. Yukarıdaki onlardan biri.

Ama 5 Mayıs'ta yine Ankara'da olacakmış. Görün bakın o zaman o konsere nasıl da "tam teşekküllü kameraman" şeklinde gideceğim :)))




   


Konserden sonra kokoreç yemeğe de gittik. Yani anlayacağınız herşey harikaydı, taaaaaaaaa ki ertesi günü ben yataktan hasta kalkana kadar :((

Nezle-grip durumları. Akan bir burun, kırmızı gözler, nefes alamama falan falan... Şimdi bir elimde kağıt peçete kutusu, diğer elimde ıhlamur kupası dolanıp duruyorum evin içinde...

İşte şimdi aşağıdaki evde, o sokakta olmakta vardı, değil mi...?


Bu arada bu sayfada kullandığım görsellerin çoğu Facebook'tan. Kaynakları hakkında herhangi bir bilgim yok, bu sebeple hiçbirinde kaynak site belirtemeyeceğim...

Yandaki fikri çok güzel, pratik ve kolay buldum. En kısa sürede yapmayı ve paylaşmayı düşünmekteyim. Ama muhtemelen mandalları boyarım ben. 

Balkonumda onlarca teneke kutu/konserve kutusu bekliyor değerlendirilmek üzere. Bi iyileşeyim, görürsünüz siz! :)


Bu fikre bayıldım!!!

Ne romantik! Bana kahvaltıda böyle bir yumurta hazırlayan biriyle hemen evleneceğim, bilginize :)

Resmin üzerinde "pasta yapmayı seviyorum" yazıyor ama internette arattım, öyle bir site bulamadım, Facebook grubu var, resim de zaten orada kullanılmış. Tahminimce Türk kaynaklı bir fikir değil...

Bu arada evlilik kısmında gaaaayet ciddiydim efenim...!

...çooooook doğru mu ne...???



Çok güldüm, harika!

Yaşasın dırdır :) İyi ki var...



En çok beğendiklerimden biri de bu karikatür.

Ödül almış. Bence fazlasıyla haketmiş aldığı ödülü.

Öyle güzel, öyle anlamlı yorumlar yapılmiş ki...

Ben en çok "Kitap Özgürlüktür"ü beğendim bu yorumlar arasından...


Bu fikri çoğunuz görmüştür bir yerlerde. Çünkü epey paylaşılan ve yapılan bir fikir. Çeşitli varyasyonları var... Ben yapmadım henüz ama yaparsam eğer bunu kesinlikle annemlere vereceğim.

Benim evde kullandığım başka bir tane var, geçen sene Tchibo'dan almıştım. Metalden yapılmış, daha bir havalı görünse de fonksiyon olarak tamamiyle resimdekiyle aynı! Hem telefonumu şarj ederken kullanıyorum hem de kulaklığımı ve şarj aletini koymak için.

Daha önce hiçbir zaman aradığım yerde bulamadığım bu parçaların yeri artık belli, ne zaman istersem bulabiliyorum :))


Aşağıdaki resim evimin penceresinin resmi desem sanırsam inanmazsınız değil mi???



Yorum yok...!

(Bu arada ben doğma büyüme Ankara'lı olsam da kütüğüm Trabzon'da. Yorumlarınızı ona göre yapın efenim...)



Filmlerden sahneler...

(Bunları kopyaladığım yer Facebook - Rahatsız Yazılar. Bir bakın derim, güzel şeyler var...)







Bu aralar Mevlana'yı çok okur oldum... Okuyorum dedimse de onun hakkındaki kitapları ya da "seçmeler"ini.

Öyle güzel sözleri varki onlarca kere okusam da yine düşündüren, susturan, söyleten, ağlatan, sevdiren...

Sevda, duygu dediğin gözle görülmez
Öyle haldir ki; yaşanır elle tutulmaz.
Aşk dediğin lokma değil, yutulmaz
Aşkla yandıkça sen de anlarsın...
(Mevlana)

Dediler ki;
Gözden ırak olan gönülden de ırak olur...
Dedim ki;
Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur...
(Mevlana)

Yüreğimden sana doğru koşan ırmaklar var...
Dindiremediğim gözyaşlarım var akıp duran.
Hasret mektupları yolluyorum gönülden,
Senin saçlarında parlayan yıldızların peşindeyim...
(Mevlana)

Ruhun ruhuma o kadar yakın ki,
Düşündüğün herşey aklimdan geçiyor...
(Mevlana)

Kapı açılır,
Vurmayı bil!
Ne zaman?
Bilemem!
Yeter ki o kapıda durmayı bil...!
(Mevlana)

Ey sevgili...!
Bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi,
Taşıyabilir miydin acaba bendeki seni...?
(Şems)

Bunlar da çok güldüklerimden... :)))




Tamam, Yaşar'ı çok sevdiğimi öğrendiniz ama sadece Yaşar dinlemiyorum elbette... 

Son zamanlarda en çok dinlediğim şarkıların başında Manga'nın bir şarkısı var. Mutlaka duymuşsunuzdur, çünkü hangi radyo kanalını açarsanız açın her yarım saatte bir bu şarkı denk gelecektir size de... "Hani Biz"

Bir de Gökçe'nin neşeli bir şarkısı var. Tamam klibini beğenmedim ama bu yine de şarkının güzelliğini gölgelemiyor :) "Ne Yapardım (naapardım) Bilmem"

Eski bir şarkı, herkesin bildiği bir şarkı ama Şebnem Ferah'la daha harika bir şarkı; "Sözlerimi Geri Alamam..."

Bu da eski bir şarkı. bana göre hakettiği ilgiyi bulamamış harika bir parça... Yıllardır ve şimdi de büyük bir keyifle dinliyorum. Siz de dinleyin efenim; Ogün Sanlısoy, Saydım

Aslında böyle teker teker link vereceğime şarkıları yüklemeyi denedim ama uzun uğraşlarıma rağmen, neden bilmem, beceremedim. Halbuki daha önce defalarca yapmıştım??? Neyse, böyle olunca kliplerini de izlemiş olursunuz. Herşeye iyi yönünden bakmak lazım değil mi!!! :))) (heh heeee)

Neyse, benden şimdilik bu kadar. Aslında daha seğretmeye başladığım yeni tek bölümlük dizilerimden, sporun faydalarından, yaz planlarımdan, İstanbul özlemimden... bahsedecektim ama dedim ya hastayım diye. Anca bu kadar oldu, ne yapayım!

Kalan başlıkları daha sonraya artık :)


...Ve son olarak daaaaaaaaaa...



20 Mart 2012

KENDİ BONCUĞUNU İSTEDİĞİN RENKTE KENDİN YAP! TAHTA BONCUK KAPLAMA

Efeniiiim...

Yeniden merhabalar hepinize. Mutlu bir Ankara gününden merhaba hem de...

Neden mi?

Çünkü Pazar gününden bu yana Ankara'da kar yağ-mı-yor!!! Evet evet, yanlış duymadınız, kar yok. Ankara'da kar yok. Hatta ve hatta güneş var, hava resmen ılık falan...

İnanmıyorsunuz değil mi? Normal. Biz Ankara'da yaşayanlar bile içinde bulunduğumuz halde inanamıyorsak artık...
Neyse...

Gelelim bugünkü konumuza... Konumuz benim bir zamanlar ki takıntım olan tahta boncukları mumlu renkli iplerle kaplamak. Ben hep mumlu iple yaptım bunu, başka iplerle de olabilir mi derseniz eğer deneme yanılma yoluyla öğrenebilirsiniz, çünkü cevabı ben de bilmiyorum! Ve hatta deneyip bana da söylerseniz sonucu eğer, daha bile mutlu olurum :))

Gelelim bir zamanlar neden bu tahta boncuk kaplamaya bu kadar takıldığıma... Suluhan'da bir arkadaşım çalışıyordu, sık sık yanına giderdim. O aralar incik boncuk işlerine olan ilgim şimdikinden daha fazlaydı. Yine gittiğim günlerden birinde onunla başka boncukçulara bakarken iple kaplı bu tahta boncuklarla karşılaştım ve atladım!!! Bir torba beğenip doldurdum kendime. Kasaya geldiğimde ödeyeceğim tutarı söylediklerinde bayılacaktım resmen çünkü gerçek kristal boncuk almış olsam ancak o kadar tutabilirdi... İşte o zaman karar verdim ki ben istesem bunlardan rahatlıkla yapabilirim.

Yaptım da!

Şimdi sıra sizde, siz de yapın, paranız cebinizde kalsın...

Kullanacağınız tahta boncuklar da ucuz, mumlu ip de. Çift taraflı bant ise bir alın yüzlerce boncuk kaplayın türünden. Yapması da keyifli.

Eeeeeeee?

Ne durursunuz o zaman!

Gerekli Malzemeler:

-Tahta boncuk (çeşitli ebatlarda olabilir)
-Mumlu ip
-Çift taraflı bant
-Makas
-Boncuk teli, kapak (nam-ı diğer dandel kapama), yuvarlak uçlu pense.






Herkeşş hazırsa başlayalım efenim...

Önce tahta boncuğun yarısını çift taraflı bantla kaplayın. Bana göre en sinir kısım burası. Çünkü bir türlü bantı ayırma işlemini beceremiyorum. Tamam bunda tırnaklarımın kısa olmasının (ve mooooolesef istesemde hiç uzatamamamın) etkisi büyük ama yine de gıcık bir durum, neyse... Ben boncuğun önce yarısını kaplıyorum ki ipi dolarken diğer bantsız olan kısımdan rahatça tutabileyim diye. Öteki türlü yaptığımda sürekli dokunmaktan zaten bant yapışkanlığının yarısını kaybediyor neredeyse.

Ardından ipi dolamaya başlayabilirsiniz...



Ben burada ipi dolamaya boncuğun deliğinin biraz gerisinden başladım rahat görünsün diye. Ama siz yaparken deliğin hemen kenarından başlayın, yani ortadaki boşluğu olabildiğince en küçük bırakmaya çalışın.


İpi dolayarak boncuğun yarısına geldiğinizde diğer kısmını bantlayın. Bu defa boncuğu ipi dolamış olduğunuz yarısından tutun ve geri kalan kısmını kaplayın.



....veeee tahta boncuğun tüm yüzeyini kapatın!





Tataaaaaaam...

Boncuğunuz hazır efenim...

Şimdi de onu kolye ya da bileklik yapma gibi aktivitelerde kullanmak üzere hazırlayalım :)





İşte alın size mumlu iple kaplı tahta boncuk. İstediğiniz renkte yapabilirsiniz. Renkte ve renklerde... Renklerde diyorum çünkü isterseniz tahta boncuğu iki ya da üç farklı renkte iple de kaplayabilirsiniz isterseniz...



Hazır başlamışken iki renkli olanı da göstereyim size, üçlüsünü beşlisini siz yapın :)






Kolay değil mi?

Bu arada bir konuda sizi uyarmam gerekiyor. Bu tahta boncukları iple kaplamak bağımlılık yapıcı birşey.

Ciddi söylüyorum! Elinize aldınız mı, başladınız mı bırakmak istemiyorsunuz. Vaktiyle ben, abartmıyorum, resmen yüzlerce yapmıştım! Ne yaptın o kadar kaplı boncuğu diyeceksiniz, ben de diyeceğim ki; kolye! Çoğu hediye edildi eşe dosta. Kalanlarından resmini koydum buraya...

Hala da kolye olarak yapılmamış, sırasını bekleyen bir sürüsü de kutuda...





Resimledim ki bunları da, görün, özenin, siz de yapmak isteyin diye... :)

Bir de kolyelere bakın :))












Bu en çok sevdiğim ve sanırsam bu kolyeler içerisinde tek kullandığım... Tam benim rengim! Birşey yeşil olsun, mavi olsun, turkuaz olsun, cam göbeği olsun babam olsa yerim yani, o kadar seviyorum bu renkleri...





Efeniiiiiim...

Benden bu günlük de bu kadar... Umarım hoşunuza gitmiştir bu proje ve yaparsınız siz de. Bu arada haftasonu yaptığım cd/dvd kabı/kılıfından yapan oldu mu hiç? Olduysa eğer neden benim haberim yok???

Neyse... :)

Şimdi size bir kaç tane link vereceğim Yaşar'ın en çok sevdiğim şarkılarından olan (resimlerin üzerine tıklamanız yeterli). Cuma akşamı Yaşar'ın şarkı söyleyeceği bir yere gidiyorum, mutluyum. Siz de dinleyin seviyorsanız eğer ve benim için mutlu olun istedim... :)) Heh heh heeee!





Ben çok seviyorum bu adamı yaaaaaaaaa....

Daha şimdiden bu haftasonunun güzel olacağına dair bir his var içimde nedense!!!

Ama siz haftasonu gelinceye kadar haftaiçini de güzel geçirin... Yarın Çarşamba. Çarşamba bitti mi gerisi kolay geçerdi çalıştığım zamanlarda... Umarım size de öyle olur!

Kalın sağlıcakla ve güler yüzle...

Görüşmek üzere :)

Son birşey daha... Ay kopamadın bugün nedense!!!

Aşağıdaki iki fikir Facebook'ta "abone"si olduğum iki ayrı gruptan geldi. Yani kaynak site neresidir bilmiyorum. O sebeple kopyala-yapıştır şeklinde paylaşıyorum sizinle. Fermuarlı olana bayıldım! süppper bir fikir. Bunu uygulayacağım iki tane kotum var!!! Diğerini de en kısa zamanda yapacağım, görürsünüz :)))




Bu sefer kesin gidiyorum... Tamam...!

Baaaaaayyyyyy.... :)))